top of page
  • Volkan

TÜRKLERİN KÖKENİ ~ Osman Karatay

© Osman Karatay, 2011

© 2008-2015, KRİPTO KİTAPLAR Publishing House ~ 12. Baskı, Haziran 2015, Ankara


Tarih kitapları ve tarihçilerin üzerinde görüş ayrılığı yaşadığı önemli konulardan bir tanesi, haklarında çok az yazılı belge bulunan (yazılı olanların da tarafsızlığının soru işareti olduğu) devletler, devlet adamları ve hatta bazı imparatorlukların hangi kökene ait olduğu.


Okuduklarımda gördüğüm en çelişkili husus, aristokrat elitin (devletin yönetim seviyesi) mi yoksa komutanların veya ordunun çoğunluğunu oluşturan askerlerin mi kökeninin dikkate alınacağı. Kişisel görüşüm ırk veya kökene bu kadar anlam yüklemenin üzerinde gereğinden fazla efor harcanmaya gerek olmayan bir husus olduğuna yakın, ama diğer taraftan çok popüler tarihçilerimizinden bir tanesinin Türktür dediği bir devlete, diğerinin değildir diyor olması, nasıl bir konu üzerinde araştırma ve okuma yaptığımızı göstermesi açısından burada belirtmeye değer diye düşünüyorum.


Genç sayılabilecek tarihçilerimizden Prof. Dr. Osman Karatay da kendi araştırmalarını aslında "akademik" olarak adlandırılabilecek bu kitabında derli toplu ve gayet de akıcı bir şekilde sunuyor.


Oğuzlar, Sakalar, Hunlar, Avarlar, Göktürkler, Uygurlar, Hazarlar, Peçenekler, Selçuklular, Altınorda, Bulgarlar, Kırgızlar, Kıpçaklar ve niceleri arasında bir yolculuk için rahatlıkla okuyabileceğiniz bir kitap.



Karatay'ın, Türkçe, Moğolca ve Macarca arasında kelimelerin kökleri ile yaptığı araştırma da kayda değer. Türkçe ve Moğolca arasındaki bağlara kıyasla, Türkçe ve Macarca arasındaki yakınlıklar çarpıcı. Macarların batıdaki ismi olan Hungarların başındaki "Hun" ise sizi hemen Hunlara yönlendirmesin :)


İngilizcedeki bazı kelimelerin tespit edilemeyen kökenleri ve Türkçe ile benzerlikleri de müthiş.


Kitaptan bazı alıntıları, Sn. Osman Karatay'dan Twitter üzerinden aldığım teyide istinaden aşağıda paylaşıyorum. Ben de özellikle Sakalar ve Hunlar hakkında bazı detaylar eklemeye çalıştım.


Keyifli okumalar.


Sf. 19

Örneğin eski Bulgarlar bir Türk kavmi idi. Balkanlara gelip Tuna boylarını ele geçirdiler ve bir devlet kurdular. Ancak sayıları çok azdı ve zaman içinde yönettikleri kalabalık Slav kitlesi içinde dillerini kaybetti ve Slavlaştılar. Türklere ait olan Bulgar ismini benimsediler. Bu yüzden tarihteki ve günümüzdeki Bulgarlar tamamen farklıdır.

Sf. 25-26

Heraklius döneminden itibaren (7. yy ilk yarısı) Doğu Roma’da resmi dil olarak Yunanca hâkim hale gelince, kilise dilinin Yunanca olmasının da etkisiyle, Anadolu’da geçer dil olarak Yunanca yaygınlık kazandı ve bölgesel küçük diller zamanla öldü. 6. yy’da Anadolu’da hâlâ Frigce, Galatça ve Likçe gibi diller konuşuluyordu. ... Ancak ayrı ve özerk bir kilise etrafında örgütlenen Grekoryan mezhebindekiler zaman içinde adına bugün Ermeni dediğimiz (onlar kendilerine Hay derler) milleti ortaya çıkartırken, onların kuzeyinde Gürcü (Kartvel) ve güneyinde de Süryani halkları yine kiliselerinin özerk olması sayesinde, ama büyük ölçüde de uzakta bulundukları için Helenleşmekten kurtuldular. Bunun dışındaki Anadolu halkları hem kiliseyle, hem Bizans yöneticisiyle, hem de Anadolu’nun diğer küçük halklarıyla anlaşabilmek için Yunan dilini kabullendi. Böylece bu ‘Rum’lar tek bir dil ve tek bir devlet altında kimliklerini birleştirmiş oldular. Dolayısıyla Anadolu’daki Rumlar Yunanistan’daki Yunanlardan tamamen farklıdırlar; hiçbir soy ilgileri bulunmaz. Kendi içlerinde de soy birliği yoktur. Bugünün çağdaş cahillerinin aksine, Osmanlı bunun farkındaydı ve Rum’a Rum, Yunan’a Yunan diyordu.

Türklerin köken destanı olan Oğuzname'nin de dayandığı Sakalar zamanının Türklüğün kökenine dair "henüz" genel bir kabul görmediğini biliyoruz. Sakalar için İrani bir halk veya Türk olduklarıyla ilgili iki farklı görüş var, ama Türk tarihinin Sakalar ile başlaması gittikçe kuvvetlenen bir görüş. Osman Karatay'ın bu konudaki düşüncesi aşağıda. Detayıyla ilgilenenler İlhami Durmuş'un Asya Araştırmaları Dergisi'nde yayımlanan Kazakistan'da Sakalar makalesini inceleyebilir.


Sf. 32

Bildiğimiz en eski Türk tarihi Asya Hunlarıyla başlatılır ama bugün artık tarihimizi ve en temel geleneklerimizi Sakalarla başlatmakta hiçbir yanlışımız olmadığı görülüyor. MÖ ilk binyılın ortalarına damga vuran Sakalar, Çin sınırlarından Doğu Avrupa bozkırlarına kadar geniş bir alanda hâkimiyet kurmuş, bilinen ilk Turan devlet oluşumunu sağlamış olan topluluktur. Büyük Saka birliği MÖ 5. yy içinde çöküyor. Onun yerine başka boylar ve birlikler yükseliyor. Bunların en önemlisi MÖ 4. yy’dan itibaren bugünkü Başkırdistan arazisinden batıya doğru yayılıp Doğu Avrupa tarihine damgasını vuran Sarmatlardır.

Benzer zamanlarda Doğu'da yükselen Hsiung-nu konfederasyonu ile ilgili de tartışmalar sürmekte. Hunların çekirdeği olduklarına dair kuvvetli görüşler var. Osman Karatay da bu görüşleri benimseyenlerden. Şu şekilde ifade ediyor:


Sf. 34-35

Muhtemelen Saka hâkimiyetinin hiç uzanmadığı Doğu bozkırlarında ise Sarmatlarla eş zamanlı olarak Hunlar (Çinlilerin söyleyişiyle Hiung-nu) yükseliyor. Çin kaynakları onlarla ilgili MÖ 9. yy’a giden atıflarda bulunsa da bildiğimiz tarihleri yine de karanlık olarak MÖ 4. yy sonlarında başlıyor. MÖ 209’da ismini yanlış olarak Mete diye okuğumuz ünlü Maotun onların başına geçiyor ve devleti bugünkü Moğolistan arazisi ile kuzeyi ve güneyindeki bölgelere hâkim oluyor ve Altay dağlarının batısındaki sahaya taşıyor. Güney Sibirya kuşağındaki Kırgızlar ile Suvar ve Oğurların atası olarak görebileceğimiz çeşitli halklar Hun egemenliğine giriyor. MS 2. yy'da eski büyük Hun gücünden eser kalmıyor. Doğu bozkırları büyük ölçüde boşalıyor. Yenilen ve kaçan Hunlar Orta Asya'nın batı kısımlarına birikirken, Çin'e teslim olanlar zamanla Kuzey Çin'de hâkim olup çok sayıda devlet kuruyorlar. Böylece Hun devletini ortadan kaldıran Çinliler sonuçta kendilerine teslim olan Hunların idaresine giriyorlar. Ancak bu Hunlar zamanla yönettikleri kitleler arasında Çinlileşeceklerdir.

Başka bir yazımda bahsettiğim Clive Ponting de Hsiung-nu'lar ile ilgili benzer bilgiler veriyordu. Tabi Türklükleri hakkında kesin bir hüküm vermeden.


Kuzey Çin'de hâkimiyet sağlamaları ise Kaşgarlı Mahmud'un da Türklüklerini iddia ettiği Tabgaçlar'ın zamanını yani MS 5. yüzyılı buluyor olmalı.


Yorum ve önerileriniz için şimdiden teşekkürler.

Volkan

88 views0 comments

Recent Posts

See All
bottom of page