
Laodıceıa (Laodıkya)
Ä°ncil'de "Yuhanna'nın Vahyi" bölümünde (Bap 1-11) ÅŸöyle söyleniyor: "GördüÄŸünü kitaba yaz, ve yedi kiliseye, Efesos'a ve Ä°zmir'e ve Bergama'ya ve Tiyatira'ya ve Sardis'e ve Filadelfiya'ya ve Laodikeia'ya gönder."
​
Ä°ÅŸte Hristiyanlığın ilk 7 kilisesinden biri olan Laodikya, sonrasında da önemli bir dini metropol haline gelecekti.
​
Ama kentin tarihi, MÖ 4000'lere kadar uzanıyor. Önceleri Zeus'un Kenti Diospolis, sonrasında da Rhoas olarak adlandırıldığı düÅŸünülen kentin, bugün bilinen katmanları ise antik kaynakların aktardığına göre MÖ 3. yüzyıla kadar tarihlenebiliyor.
​
Büyük Ä°skender'in ölümünden sonra imparatorluÄŸu aralarında bölerek paylaÅŸan generallerinden Seleukos'un kurduÄŸu Helenistik bir devlet olan Seleukos Ä°mparatorluÄŸu, Mezopotamya dahil Hindistan'a kadar olan doÄŸu topraklarını yönetiyordu. Seleukos MÖ 323'te Babil'de hükümdarlığını ilan ettikten sonra, MÖ 301'de Ä°skender'in diÄŸer komutanlarından I. Antigonos Monophtalmos'a karşı Ä°psus Savaşı'nı kazanarak DoÄŸu Anadolu'yu ve Suriye topraklarını kontrolü altına aldı. MÖ 281'de de Lysimakhos'u yendikten sonra da topraklarını Batı Anadolu'ya kadar geniÅŸletti.
​
Sonrasında hükümdarlığın, Seleukos'un oÄŸlu I. Antiokhos (Soter) (MÖ 281-261) ve onun oÄŸlu II. Antiokhos (Theos)'a geçtiÄŸini görüyoruz.
​
Ä°ÅŸte bu kral II. Antiokhos'un bir Apollon sözcüsünün yardımıyla baÅŸtanrı Zeus'un öÄŸüdünü duyup eÅŸi Laodike adına bir kent kurduÄŸu söyleniyor. Laodiceia ad Lycum, yani Lycos Vadisi'ndeki Laodikeia.
Ladikya kentinin de bulunduÄŸu Lykos (Çürüksu) Vadisi, MÖ 188 yılında Seleukoslar ile Bergama Krallığı arasında yapılan Magnesia Savaşı'na dek Seleukoslar yönetiminde kalmış. Savaşı Roma desteÄŸiyle kazanan Bergama Krallığı'nın hakimiyeti sonrasında, MÖ 133 yılında veliahtı bulunmayan III. Attalos'un ölümüyle sona erince, bölge Roma Ä°mparatorluÄŸu'na dahil edilmiÅŸ. MÖ 129 yılından itibaren de Roma Ä°mparatorluÄŸu'nun Asya eyaletine baÄŸlanmış, Roma Ä°mparatorluÄŸu'nun Prokonsüllerince (eyalet valisi) yönetilmiÅŸ.
​
Birbirini dik olarak kesen Hippodamos yapısı cadde ve sokaklarıyla çok büyük bir ÅŸehir olan Laodikeia, Anadolu'nun en büyük antik stadyumuna (MS 79 yılında yapılmış, 300 x 60 metre) sahipmiÅŸ. Arkeolojik kazıların başındaki isim, Prof. Dr. Celal ÅžimÅŸek'in anlattığına göre, bu stadyumda sadece gladyatör dövüÅŸleri ve sportif yarışmalar deÄŸil, bunun yanında hörgüçlü boÄŸalarla ilgili vahÅŸi gösteriler de yapılıyordu. Bu oyunlara çevre kentlerden herkes geliyordu.
​
20 bin kiÅŸi kapasiteli Roma tarzında inÅŸa edilmiÅŸ büyük tiyatroda ise, antik tiyatrolarda daha önce görülmemiÅŸ bir ÅŸekilde, kendi tiyatrolarına sahip olmayan çevre kentlerden Laodikya'ya gelenler için yerler ayrılmış olduÄŸunu söylüyor Prof. ÅžimÅŸek.
​
Bunun dışında15 bin kiÅŸi kapasiteli küçük tiyatro, dört hamam kompleksi, dört agora, beÅŸ anıtsal çeÅŸme, tapınaklar, kiliselere sahip olduÄŸu gözüküyor. Kuzguni siyah renkte yumuÅŸak yün veren koyunları ve ürettiÄŸi tekstil ürünlerinin kalitesi ile meÅŸhur kenttin, yünlerinin yumuÅŸak oluÅŸunu antik yazar Vitruvius, koyunların içtikleri, bölgenin çürük kokulu suyuna baÄŸlamış :)
​

Fotograf: Haluk Cömertel
Laodikeia'da bir tıp fakültesi de yer almaktaymış ve çeÅŸitli kentlerin doktorları burada eÄŸitim almaktaymış. Åžüphesiz bu tıp okulunda hem su terapisine baÄŸlı tedavi, hem de diÄŸer tedaviler yapılıyordu. Yapılan kazılarda ele geçen cerrahi aletler, ÅŸehirdeki cerrahi tıbbın önemini ortaya koyuyor.
​
Roma'nın 5. imparatoru Nero'nun hükümdarlığı sırasında, MS 60 yılındaki büyük depremde bütün Lykos Vadisi kentleri yerle bir olmuÅŸ, tüm kentler Roma desteÄŸiyle ayaÄŸa kaldırılırken, Laodikeia kendi kendisini imar edebilmiÅŸ. Kentte bugün görülen kalıntılar bu imar faaliyetinden geriye kalanlar olduÄŸu gözüküyor.
MS II. yüzyıl sonlarına doÄŸru iyice zenginleÅŸen kent, MS 129'da Hadrianus'u, MS 215 yılında Caracalla'yı ve MS 370'te de Valens gibi Roma Ä°mparatorlarını ağırlamış. Roma'nın verdiÄŸi önem ortada!
​
MS III. yüzyıla kadar Romalılar tarafından Kibyra (Gölhisar) Coventus BirliÄŸi'ne dahil edilmiÅŸ olan Laodikeia, sonrasında Laodikeia Frigya Pacataniasının baÅŸkenti olmuÅŸ, Nikomedia (Ä°znik), Hierapolis (Pamukkale), Smyrna (Ä°zmir), Ephesos (Selçuk), Pergamon (Bergama), Kolossai (Honaz) ve Tripolis (Yenicekent) ile birlik sikkeleri basarak ortak kullanmıştır.
​
Kentin Hristiyanlık için önemi ise, MS IV. yüzyıldan itibaren bir kutsal hac merkezi olarak kabul edilmiÅŸ olmasından kaynaklanıyor. MS VII. yüzyıla kadar bu özelliÄŸi devam etmiÅŸ görünen kent, V. ve VI. yüzyıllarda geçirdiÄŸi deprem felaketlerinden sonra bir daha toparlanamamış gözüküyor.
​
Sonrasında Selçuklu ve Osmanlı kontrolünde Ladik olarak anılan bölgedeki traverten ve mermer bloklar Ä°lbadı mezarlığında mezar taşı, Akhan Kervansarayında ve Denizli Ulu Camii'nin inÅŸasında kullanılmış.
​
Denizli-Afyon yolunun Pamukkale kavÅŸağından sonra aÅŸağı çukur bir bölgede bulunan Selçuklu dönemi kervansarayı Akhan'da kullanılan Medusa başı kabartmalı tavan kaseti bahsedilmeye deÄŸer. Karakova köyünde avlu duvarında kullanılmış bir mezar steli'nin üzerinde de "burada yatan Apollonius ve Zosime'den gelen geçenlere selam olsun" yazısı halen okunabilmektedir.