
Olympos
Antalya’nın güney sahillerinin Phaselis’ten sonra ikinci önemli liman kenti olan Olympos'un kesin kuruluş tarihi bilinmiyor. Ancak MÖ 167–168 yılarında basılan Likya Birlik sikkelerinde adı geçen kentin, Likya Birliği’nde üç oy hakkına sahip altı şehirden biriydi ve Birlik'te Likya’nın doğusunu temsil ediyordu.
Olympos'un günümüze ulaşmış kalıntıları Helenistik, Roma, Bizans dönemlerine ait ama çoğu orman içinde ağaç ve çalılarla örtülü durumda. Olympos’un günümüze kadar ulaşmış kalıntıları genellikle doğudan batıya doğru, hızla denize akan bir ırmağın ağzında ve her iki yakasında yer alıyor. Antik dönemde kenti ikiye bölen bu nehir yatağı bir kanal içine alınarak her iki yakası da iskele olarak kullanılmış ve köprü ile birbirine bağlanmış durumdaymış. Bugün köprünün bir ayağı yerinde durmakta.
Irmağın güney kıyısındaki Hellenistik temelli ve Roma onarımlı küçük tiyatro oldukça harap durumda, ama girişin bir yanı iyi korunmuş halde görülebilir.

Fotograf: Carole Raddato
Irmak ağzının yakınında İon düzeninde küçük bir tapınağa ait olan ve Roma İmparatoru Markus Aurellius (MS 172–173) adına yapıldığı heykel kaidesinde yazan bir tapınağa ait olan bir kapı bulunuyor.
Diğer çarpıcı bir buluntu ise Kaptan Eudomus’un Lahdi. Nehir ağzının yakınındaki bir kayalığın oyuğunda yer alan lahit define avcılarınca delinmiş de olsa halen etkileyici ithaf yazıtında kaptanın adını veriyormuş.

Fotograf: Voıkan Kibaroglu
Diğer çarpıcı bir buluntu ise Kaptan Eudomus’un Lahdi. Nehir ağzının yakınındaki bir kayalığın oyuğunda yer alan lahit define avcılarınca delinmiş de olsa halen etkileyici ithaf yazıtında kaptanın adını veriyormuş.

Fotograf: Voıkan Kibaroglu