top of page
  • Volkan

TEVRAT - Hikâyeleştirilmiş Kısa Anlatım

Updated: Jun 4, 2023

Tevrat, Tanah da denilen İbrani Kutsal Kitabı'nın, bir başka deyişle Eski Ahit'in ilk 5 kitaptan oluşan kısmı. İsimleri aşağıdaki gibi olan bu 5 kitabın diğer okumalarımdan aldığım tarih notlarıyla birleştirmeye çalıştığım hikâyeleştirilmiş kısa bir anlatımını yapmayı denedim.


1. Tekvin (Yaratılış)

2. Çıkış (Mısır'dan Çıkış)

3. Levililer (Leviler)

4. Sayılar (Çölde Sayım)

5. Tesniye (Yasanın Tekrarı)


Bu ilk 5 kitap Musa'nın ölümüyle son buluyor.


Tarihi tam olarak bilinmese de Musa'nın yaşadığı dönemin (eğer efsanevi bir kahraman değilse ve gerçekten yaşadıysa) MÖ 1700-1500 arası bir dönem olduğu düşünülmekte.


Tevrat'ın yazılmasının ise MÖ 587 tarihinde başladığı düşünülüyor. Babil İmparatorluğu İsrail'i ele geçirip rahipleri sürdüğünden, Yahudi katiplerin Eski Ahit'i yazmaya başlama kararından dolaylı olarak sorumlu olabilir.


Müthiş güzellikteki Babil şehrinin arkasındaki kral II. Nebukadnezzar'ın Yahudiye'yi basıp Kudüs tapınağını yerle bir etmesi ardından Yahudiyelileri Babil'e sürgüne göndermesi Tevrat'ın yazılmasını tetiklemiş görünüyor.


Philip Medhurst - İbrahim ve İshâk



5 kitabın içeriği ise aşağıdaki şekilde özetlenebilir...


~ Adem ve Havva ~

Tanrı'nın 1. gün ışığı, 2. gün gök kubbeyi, 3. gün karaları ve denizlerle, ekinler ve ağaçları, 4. gün güneş, ay ve yıldızları, 5. gün denizlerdeki canlıları ve kuşları, 6. gün de karalardaki canlıları ve 'kendi suretinde' insanı olmak üzere, 6 günde yarattığı dünyadayız.


Şarka doğru, Aden denilen bir bahçeye yerleştirdiği Adem ve onun 'kaburga kemiğinden' yaptığı Havva, bahçede 'utanma duygusundan yoksun' bir şekilde mutlu mesut yaşarken, bir yılan Havva'yı, Havva da Adem'i yasak olan 'iyilik ve kötülüğü bilme ağacı'nın meyvesinden yemeye ikna eder. Oysa ki kural basitti.r.. Diğer taraftan bu tek kuralım sembolik olduğunu düşünmek için sebeplerimiz yok değil.


Adem ve Havva meyveyi yiyince utanma duygusunun bilincine erer ve incir yapraklarıyla örtünürler... Bu ilk günahı ilk cezalar takip eder... Yılan lanetlenir, kadın erkeğin hâkimiyetine sokulur ve her ikisi de cennetten (bahçeden) kovulur... Bu yaşananlar evren ile insanların, karı ile kocanın, doğru ile yalanın, tanrı ile kulun hayat boyunca mücadelesinin, 'yaşamın' bundan sonra karşılaşacağı bütün buhranlarının bir habercisi gibi.


Adem ve Havva'nın çocuklarından Kabil'in (Kain), Habil'i öldürmesi ile kıskançlıklar ve günahlar biraz daha ileri bir seviyeye taşınması bir yana; insan soyunun da iki farklı psikolojiden evrilmiş olması (Kabil ve Şit) kayda değer.



~ Nuh ~

Adem ve Havva'dan 10 kuşak ve 1056 yıl sonra doğan Nuh ve onun oğulları Sam, Ham ve Yafet'i ise daha zor bir dönem bekliyor. (Nuh'un soyunun Adem'in oğullarından Şit'e dayandığını sonraki bölümlerde öğreniyoruz.)


Dünyanın çivisi çıkmış ve sağlam bir temizlik yapılması gerek. Tanrı'nın bir gemi yapmasını emrettiği Nuh, 600 yaşına geldiğinde gemiyi tamamlıyor ve karısı, çocukları ve oğullarının eşleri ile birlikte her canlıdan bir çift olmak üzere gemiye bindiriyor. Gemi Ararat Dağı'na oturduğunda dünyada kalan yegâne insanlar (ve balıklar hariç hayvanlar) kendileri.


Kaderin bir cilvesi ise Nuh'un oğullarından Ham'ın lanetlenerek kovulması; onun ise ileride Tanrı'nın lanetlendiklerini bildirdikleri birçok toplumun atası olacak olması. Örneğin Filistiler. Aslında tüm dünyanın dili ve sözü bir iken, Tanrı insanları kendilerine inşa ettikleri Babil denilen bir şehirden dillerini karıştırarak yeryüzü üzerinde dağıtıyor.


Buraya kadar anlatılanlar Sümer efsaneleriyle paralellik gösteriyor.



Nuh'un oğlu Sam'ın 10. kuşaktan torunu Abram'ın doğması için ise Nuh'tan da sonra 490 yıl daha geçmesi gerekecek. Soy ağacı tüm isimlerle ve detaylıca verildiği için bu rakamları hesaplayabiliyoruz. Elbette doğruluğundan şüphe duyup duymamak bize kalmış.


Soy ağacında verilen bu isimlerin içinde kaybolmak niyetinde olmasam da, isimlerdeki bir ilginçliği paylaşmak için kısaca değinelim:


Ham’ın oğulları: Kuş, Put, Mitsraim ve Kenan.

Sam’ın oğulları: Elam, Aşur, Arpakşad, Lud, Uts ve Aram.

Yafet’in oğulları: Gomer, Mecüc, Maday, Meşek, Tiras, Tubal, ve Yavan.


Kuş’un çocukları: Seba, Harila, Sabta, Rama, Sabteka ve Nimrod.

Kenan’ın çocukları: Tsidan, Heth, Tsemarin, Yebusi, Hamatin, Amori, Sinin, Girgaşin, Arvadin, Hirin ve Arkin.

Gomer’in çocukları: Aşkenaz, Rıfat (Difat) ve Togarma

Yavan’ın çocukları: Elişa, Tarşiş, Kittim ve Dodanim (Rodanim).


Tahmin edebileceğiniz gibi, Ham'ın oğlu Kenan'ın soyundan gelenler Kenanlılar kabilelerini oluşturuyorlar. Bugünkü Suriye, Filistin ve Lübnan toprakları olarak düşünebiliriz.


Tarihte isimlerini çokça duyup okuduğumuz tüm o halkların isimlerinin Nuh'un torunlarından geliyor olması, tesadüf olamaz elbette; ama ya hikâye sonradan bu isimlere uyduruldu, ya da halklar bu isimleri benimsediler ve kullandılar. Sam'ın oğullarından Aşur'un Asurlular'a ismini vermesi...

Diğer oğlu Elam'ın İran civarının Elam ülkesine ismini vermesi... Aram'ın Suriye civarının halkı Aramiler'e ismini vermesi...

Diğer oğlu Arpakşad'ın torunlarından Şelah oğlu Eber'in, İbraniler'e ismini vermesi...


Kenan'ın oğlu Heth'in Hittiler'e, diğer oğlu Amori'nin Amoritler'e ismini vermesi ilginç değil mi?



~ İbrahim ve Lut ~

Tarihi kesin olarak bilinemese de, muhtemelen Mezopotamya'da Akkadlılar'dan sonra Sümer krallarının egemen olduğu, güçlü Ur şehrinde Ur Hanedanlıkları'nın kurulup dağıldığı ve ardından gelen Babil İmparatorluğu'nun Hammurabi ile gücünün zirvesine ulaştığı dönemlerde, Kuzey Mezopotamya'da Harran şehri civarında Abram adında bir çocuk dünyaya gelir.


Karısı Saray ve kardeşinin oğlu Lût ile birlikte Ur'dan ayrılıp Harran'a gelen Abram, Tanrı'dan ilk vahyini burada alır; emre itaat ederek Tanrı'nın ona ve torunlarına vereceğini söylediği topraklara, Kenân diyarına, sonradan anılacağı şekliyle 'vaadedilmiş topraklara' doğru yola çıkar.


Tarihsel perspektiften baktığımızda Fenikeliler'in diyarı olan bu toprakları, Tanrı'nın Abram'a neden vadettiği, kimseden korkmadan oraya gidip yerleşmesini, o toprakların neden ona ve zürriyetine vereceğini söylediği meçhul.


Ama Abram emre itaat eder, önce Kenân diyarına, orada kıtlık baş gösterince Mısır'a gider. Karısı Saray'ı kızkardeşi olarak tanıtıp, Firavun da Saray'ı çok beğenip Firavun'un sarayına cariye olarak alınınca, Abram önemli bir servet sahibi olur. Firavun ikisinin karı-koca olduğunu öğrenince kızıp onları kovunca (fakat servetlerine el koymaz) tekrar Kenan diyarına dönerler.


Abram 100 yaşına yaklaştığında Tanrı onun ismini İbrahim (Abraham) olarak değiştirir. Artık aralarında bir "Ahit" yani "anlaşma" vardır. (Ve evet, "Eski Ahit" tanımlaması da buradan geliyor.) Her erkeğin sünnet olması gerektiği kuralı da bu noktada çıkar.


İbrahim ve Lut yollarını ayırmaya karar verdiğinde Lut Sodom ve Gomorra şehrine yerleşir. Bu şehirdeki insanların çığırından çıkmaları sonucu Tanrı insan kılığına girmiş iki meleği vasıtasıyla burayı harap eder. (Ve evet, meşhur kavim buradaydı.) Arkeolojik araştırmalarda Lut Gölü yakınlarında böyle bir şehrin kalıntılarının bulunduğunu ekleyelim.



~ İshak, Yakub ve Yusuf ~

Gel zaman, git zaman, İbrahim'in İshak adında bir oğlu olur. İbrahim Tanrı tarafından onu kurban etmesi ile sınanır ve sınavı geçer. (Kuran ile Tevrat arasında böyle bir fark var; zira Kuran'daki ifadeler bu oğlun İshak değil, İsmail olduğunu söylüyor.) İbrahim 175 yaşında öldükten sonra, hikâye İshak üzerinden devam eder. İshak'ın Esav ve Yakub adında iki oğlu olur.


Tanrı'nın sonradan adını "İsrail" olarak değiştireceği bu Yakub'un ise, iki eşinden ve onların cariyelerinden olmak üzere tam 12 oğlu olur. Ruben, Şimeon, Levi, Yahuda, Dan, Naftali, Gad, Aşer, İssakar, Zebulun, Yusuf ve Benyamin. Nitekim Tanrı Yakub'a çoğalmasını boşuna emretmemiştir, Ondan bir halk ortaya çıkaracağını müjdelemiştir: İsrailoğulları!


Yakub'un en sevdiği oğlu olan ve kardeşleri tarafından kıskanılan/sevilmeyen Yusuf'un hikâyesi genelde bilinir... Kardeşleri tarafından kuyuya bile atılan; sonra kuyudan çıkarılıp İsmaililere satılan ve onlar tarafından Mısır'a götürülüp firavunun bir memuruna satılan Yusuf, yaptığı rüya tabirleri sayesinde hapisten kurtulmakla kalmaz, Firavun'un yanında Mısır'ın en nüfuzlu adamı haline gelir. Bir taraftan da o kadar yüce gönüllüdür ki, başgösteren kıtlık sebebiyle Mısır'a tahıl almaya gelen kardeşlerine yardım eder, onları affeder ve İsrailoğulları 70 kişilik bir sülale olarak Mısır'da yaşamaya başlar ve zengin olurlar.



~ Musa ~

Ancak bu nüfuz sonraki firavunların hoşuna gitmez ve onlara eziyet etmeye başlarlar. Doğan erkek çocuklarının öldürülmesine kadar varan bu çilelerden, bir sepete konularak sazlıklara saklanılmak suretiyle kurtulan Musa adında bir adam, onların kaderini değiştirecektir.

Musa'nın ismi tarihsel açıdan ilginç. "Mose" diye anılan bu isim, Mısır'ın yazılı tarihindeki 18. Hanedanlık firavunlarının isimlerinin sonları ile ciddi bir benzerlik gösteriyor. Milattan önce 15. yüzyıldan itibaren hüküm sürmüş firavunlar Amose, I. Thutmose, II. Thutmose, III. Thutmose ile ilgili bilgileri Mısır ile ilgili yayınladığım daha önceki özetlerde bulunabilir. Bu "mose" ile biten firavun isimleri daha önceki dönemde mevcut değil.


Gelgelelim, Tanrı Musa'yla iletişime geçer, çekingen ve ağzı laf yapmayı bilmeyen (bu tanımlamayı yapmama sebep olan ifadeler var) Musa'ya Mısır'dan çıkma vaktinin geldiğini ve onlara kendisinin yardımcı olacağını söyler. Halkı ikna etmesi için çeşitli mucizeler sergilemesini sağlar, Değneğini yılana dönüştürebilmesi, ırmağın suyunu alıp toprağa döktüğünde kana dönüşebilmesi, gibi.


Ancak bu mucizeler Firavun'u ikna etmez ve Mısır'dan çıkmalarına müsaade etmez. Tanrı'da çeşitli bela ve musibetler ile Firavun'u ve Mısır halkını perişan eder. "On bela" diye anlılan bu musibetlerin arasında ırmaktan çıkan kurbağaların şehri sarması, üzerlerine tatarcıkların, çekirgelerin veya at sineklerinin saldırması, Mısırlıların hepsinde irin çıkaran çıbanların ortaya çıkması, hem hayvanları, hem de ekin ve ağaçları telef eden ağır bir dolu yağması gibi hayal gücünün sınırlarını zorlayan çeşitli belalar var.


Sonrasında bir gece ani bir şekilde ekmeklerinin mayalanmasını dahi bekleyemeden Mısır'dan çıkarlar (ve evet, Mayasız Ekmek veya Hamursuz Bayramı olarak bilinen Yahudi bayramı buradan gelmekte), Firavun ve askerleri onları kovalasa da, Musa'nın değneğiyle Kızıldeniz'i yararak içinden geçmeleri sayesinde kurtulurlar; Sina Çölü'nde değneğiyle kayaya su vurarak su çıkartması sayesinde hayatta kalırlar,


Burada Tanrı ile görüşen Musa, Tanrı'nın bizzat "parmağıyla" yazdığı iki tablet üzerindeki On Emir'i alır, ve bu yeni dinin kuralları ve prensipleri geçen her gün daha da detaylı bir şekilde ortaya çıkmaya başlar.


Tam 40 yıl çöllerde dolaşan İsrailoğulları, bu 40 yılda Tanrı'yı ciddi şekilde kızdırmalarına ve çok şiddetli şekilde cezalandırılmalarına sebep olan hatalar da, Tanrı'nın tam desteğiyle düşmanlarını perişan etmeyi başardıkları çeşitli savaşlar da geçirirlerken, Tanrı'nın Musa'ya sürekli iletişimi sayesinde yeni dinlerinin tüm kurallarını da öğrenirler. Yasaklar, günahlar, bayramlar, kutsal bir hayat sürmenin yolları; kendini "kıskanç" olarak tanmlayan Tanrı'nın tüm kuralları ve katlanılması gereken cezaları.


Sanıyorum altını çizmek gereken bir nokta, "cennet" ve "cehennem" tanımlarının ilk 5 kitapta hiç geçmemesi. Tanrı, kurallara uyarak kazanılabilecek tüm ödüllerin, işlenecek günahların karşılığında çekilecek tüm cezaların (öldürülmek dahil) ve karşılaşılacak musibetlerin tamamının bu dünyada gerçekleşeceğini söylüyor. Cezaların ve musibetlerin (yerin yarılıp insanları yutması, veba salgını veya zehirli yılanların İsrailoğulları'na saldırması gibi) bir kısmı anında gerçekleşiyor. Vaadedilen ise yağmurların zamanında yağdırılacağı, ağaçların meyve vereceği, ülkede barış olacağı, düşmanlarla yapılan savaşlarda galip gelineceği gibi muhtelif. En büyük ve nihai ödül ise, verimli ve cennet gibi tasvir edilen 'vaadedilmiş topraklar'.



~ Yeşu ~

İsrailoğulları çeşitli zorluklarla ve ardından savaşlarla geçen 40 yılın sonunda Kenân diyarının kıyısına kadar gelir: Ancak Tanrı, Musa'ya oraya girmeden ölmesi gerektiğini bildirir ve peygamberliğini Yeşu'ya devretmesini ister.


Vaadedilmiş toprakların sınırlarını net bir şekilde (!) tarifler ve orada yaşamanın sosyal kurallarına kadar düm detayları bildirir. Kendilerinden daha büyük ve daha güçlü yedi ulusu (Hittiler, Girgaşlılar, Amorlular, Kenanlılar, Perizliler, Hivliler, Yevuslular) kovacaklarını ve ülkelerini mahvedeceklerini müjdeler.


Musa 120 yaşına geldiğini ve yerini Yeşu'nun alacağını halka ilettikten ve şeriatı (yasayı) yazarak ahit sandığını taşıyan Levi oğullarına ve İsrail'in ihtiyarlarına teslim ettikten sonra, Nebo Dağı'nda Pisga tepesine çıkar ve son nefesini orada verir.


Ve Tevrat; yani Musa'nın 5 kitabı şu cümle ile tamamlanır:


Ve RABBİN Mısır diyarında, Firavuna, ve bütün kullarına, ve bütün memleketine yapmak için Musa'yı gönderdiği alametler ve harikalarda, ve bütün İsrail'in gözü önünde Musa'nın gösterdiği bütün kuvvetli elde, ve bütün dehşette, Musa gibi RABBİN yüzyüze bildiği bir peygamber daha İsrail'de çıkmadı.

Yorum ve önerileriniz için şimdiden teşekkürler.

Volkan

21 views0 comments

Recent Posts

See All
bottom of page